Kardeşim Benim (2016)


Zeynep'in gitmesine sayılı günler kala birlikte hiçbir şey yapmadığımız için sinemaya gitmek istedik. Biz genelde sinemada fantastik film izleriz. Maalesef bilet fiyatları çok pahalı. :( O yüzden her zaman gidemiyoruz sinemaya.  Elimizde iki seçenek vardı. Ya Kardeşim Benim' e ya da Dedemin Fişi'ne gidecektik. İlk seçenek Kardeşim Benim oldu.

Nasılım? #2

Ay ben de bilmiyorum ki nasılım. İyiyimdir herhalde.
Çok fazla kitap okuyorum son birkaç aydır. Tamam tamam siz demeden ben söyleyeyim hemen. Size göre faydasız ama beni rahatlatan, size göre saçma ama benim kafamı dağıtan tarzda kitaplar okuyorum :) Seviyorum. Mutluyum.


Bir ara elişi de yaptım ama sıkılıyorum artık elişiden de. Aklımda hediye olarak yapacaklarım var kime olduğunu da söylemeyeyim de eğer üşenir yapmazsam ayıp olmasın :D

İğne Oyası Videolu Anlatım #12


Tülbent kenarı veya mutfak havlularında kullanılabilecek oldukça kolay bir örnek.
Deneyecek olanlara kolay gelsin :)
Kanalıma abone olmayı unutmayın :)


Ali'm - Işılca / Kitap Yorumu


Duygu'yu okuyup beğendikten sonra Ali'm de elimde olduğundan hemen okudum. Başta biraz durgun gibiydi. E Ali Duygu'daki karakterlerden biri olduğu için ve Aslı ile Duygu zamanında evlendiği için haliyle bazı kısımlar diğer kitapla bire bir aynıydı. Peki bu durum beni rahatsız etti mi? Hayır. Kitabın tümü bu şekilde ilerleseydi rahatsız ederdi aynı şeyi okuyor gibi hissederdim ama öyle değildi.

Kafes - Josh Malerman / Kitap Yorumu


Bir anda insanlar dışarıdayken garip şeyler görüp delirmeye başlar. Deliren kişiler de hem kendine hem etrafındakilere zarar vermeye başlar. Bunun üzerine kendini korumak isteyenler gözleri bağlı bir şekilde yaşamaya başlarlar. Bu keşmekeşliğin içinde bir kadın ve iki çocuğunun hayatta kalma mücadelesini okuruz.

Kitap başta çok akıcıydı. Elimden bırakamadım. Acaba ne olmuş? Bu olay neden olmuş, çaresi var mı, sonunda ne olacak? Diye diye okudum. Ama kitabın son 100 sayfasında artık o kadar bunaldim ki 'ay yeter artık ne olacaksa olsun' demeye başladım. Kötü mü? Hayır ama Walking Dead gibi neden olmuş nasıl olmuş belli değil, bi çaresi var mı belli değil olaylar olaylar :D Öyle işte.
Kitabın ikincisi de çıkacakmış. Belki okurum.

Mücellâ - Nazan Bekiroğlu / Kitap Yorumu


Dilimin ucunda bir düğüm. Sanki biraz zorlaşan dünyanın bütün dillerini konuşacağım.

Daha önce hiç Nazan Bekiroğlu okumamıştım. Dilinin ağır olduğundan bahsediliyordu. Sonra dedim ki ben Vadideki Zambak okumuş insanım ne kadar ağır olabilir ki?
Neyse biraz da artık daha edebi, kelime hafızamı daha güçlendirecek kitaplar okumak istediğimden alıverdim Mücellâ'yı.

Ama beni bu kadar etkileyeceğini bilseydim almazdım. Kötü değil. Aksine Nazan hanımın kalemini çok sevdim ama konusu itibariyle beni çok fena yaptı. Tabii alışmışım mutlu sonla biten kitaplara böylesine başından sonuna dek her sayfasından mutsuzluk, yalnızlık ve keder akan bir kitap olunca içim buruldu.

Kitapta altı çizilecek çok fazla yer vardı ben de bol bol yapışkan kullandım.

Hele sonlara doğru bir yerde beni öyle fena yaptı ki her cümleyi duraksaya duraksaya okudum. Yok yok bana bu kadar ağlamaklı kitap iyi gelmiyor. Ya da ben artık çok sulu göz oldum da her şeye ağlıyorum.

_______________________
Okuduğum kitaplar için instagram hesabım; @eskaymak.kitap

Duygu - Karakterden Yazara Mektuplar #1


Instagram'da #karakterdenyazaramektuplar adında bir etkinlik vardı. Benim çok hoşuma gitti ve bundan sonra beğendiğim kitap karakterleri için bu etkinliği sürdürmeye karar verdim. Benim için de yazma pratiği olur :)

Bize dediler ki sizi siz yapan yazarınıza bir mektup yazın. Develer işi bana bıraktı. Aldım ben de kalemi elime. Nasıl başlasam, neresinden anlatsam ki. Sen aslında bize bir hayat verdin. Beni korkuların, karanlıkların içinden çekip bu 3 canla karşılaştırdın. Sedatı'mı her gün daha da dipsizleşen kuyudan, Ali'mi hasret kaldığı sevgi yüzünden hayatını dalgaya alarak yaşayıp hep gülen yüzünün ardındaki acılarından, Bekiri'mi sevdasına kavuşamadığı için hapsolduğu sessizliğinden kurtardın. Bekir candı, Ali kandı, Sedat aşktı. Biz bir kere bulduk birbirimizi artık kimse koparamaz. Öyle damarlarımızda akanla kanla değil, memleketlerimizle değil, anayla, babayla değil biz yüreklerimizle bağlandık birbirimize. Biz birbirimizin acılarıyla yoğrulduk, sevinçleriyle doğrulduk. Biz Trabzonlu Bekir, Diyarbakırlı Sedat, İstanbullu Ali, İzmirli Duygu. Biz dört arkadaş, dört yoldaş, üç deve bir çirkinken. Şimdi bakıyorum da ne güzel bir aile olduk. Beni Sedati'ma, Ali'mi Aslı sına, Bekiri sevdasına Selma'sına kavuşturdun. Biz sana ne kadar Teşekkür etsek azdır.

_______________________
Okuduğum kitaplar için instagram hesabım; @eskaymak.kitap

Duygu - Işılca / Kitap Yorumu


Evet yine bir ters köşe eden bir kitap. Kardeşim 'abla bu kitap çok güzelmiş alalım nolur' dediğinde 'off merve bana yine çoluk çocuk isi şeyleri mi gosteriyosun' demiştim. Evet dedim ama napıyım aramızda 9 yaş var zaman zaman onun tarzı bana fazla genç işi geliyor. Bir de tamam kapak rengi çok hoş ama pek hoşuma gitmemişti. Oluyor bazen öyle ilk görüşte vurulamıyorum :D  Mervenin ısrarı ile alıp bir sure beklettikten sonra eh artık okuyayım dedim. Ama önceki dediklerimi ve düşündüklerimi bir güzel yuttum :D :D

Sodom ve Gomore - Yakup Kadri Karaosmanoğlu / Kitap Yorumu


Allahım nihayet bu kitabı bitirebildim çok mesudum :")
Konusu çok ilginç öyle ki bi yerden sonra tahammül edemedim ama sonunda ne olacağını merak ettiğim için zorla da olsa bitirdim.
Yeni kitaplar daha hoş daha akıcı geliyor ama şöyle de bir şey var ki kelime haznemizi pek geliştirmiyorlar. Bu sebepten ötürü ben de ara ara eskilerden okumaya bakıyorum. 

İstanbulun işgal dönemi. Her yerde İngiliz ve Fransız subayları kol geziyor. Sosyete neredeyse Türk olduğunu unutmuş Türklüğünden utanır hale gelmiş. Öyle ki toplantı ve balolarında Türkçe yerine çoğunlukla İngilizce ve Fransızca konuşuyor, Türkçe konuşanlara da alayla bakıyorlar. İşte böyle bir zamanda bu insanların yaşam tarzını nasıl bir hayat sürdüklerini anlatmış yazar. O sosyete denilen topluluk İngiliz işgaline resmen seviniyorlar. Hatta evlerine el konulanlara 'Aman canım harp zamanındayız elbette evlerimize el koyacaklar. Bunda büyütülecek ne var' deme pişkinliğine bile sahipler. O dönem gerçekten de yaşanmış mı? Muhtemelen yaşanmıştır ki yazılmıştır. Fakat ilişkiler o kadar menfaat dolu o kadar iğrenç ki tahayyül edemiyorum. Allah bu memlekete bir daha işgal göstermesin. Rabbim bizi ve bayrağımızı korusun. Amin.

_______________________
Okuduğum kitaplar için instagram hesabım; @eskaymak.kitap

Televizyonda Neler Oluyor, Tüm Gün Nasıl Geçiyor?

Sürekli evde oturan bir insan için televizyon izlemek kaçınılmaz oluyor. Hiç yalan söyleyip 'ay ben dizi film izlemem hele televizyon hiç izlemem aptal kutusu o' diyerek bilmişlik taslamayacağım. İzliyorum tabii ki :D
Her sabah gözümü açar açmaz ATV yi açarım Müge Ablayı izlemek için. Öğlene kadar bir yandan Müge Anlı izleyip bir yandan da ortalık toplarım. İşte zurnanın zırt dediği yer de öğleden sonra başlar.
Akşam saat 7 ye kadar televizyonda izlenecek hiçbir şey yok. Yok arkadaş yani. Bütün kanallarda evlilik programı var. Sinirim oynuyor açtığım her kanalda "Ali sana talipmiş Hayriye, sen ne diyorsun. Ay ben Ali'den elektrik alamadım ablacım şurada bi Veli var sanki ondan alır gibiyim ama öbür taraftan da Durali göz kırpıyor. Ay ben en iyisi hepsiyle bir çay içeyim" Fenalık basıyor bana evlilik programlarından.